Türkiye Emekliler Derneği İskenderun Şube Başkanı Hüseyin Göde, yüzdeli zamların eşitsizlikleri arttırdığını belirtti.
Haber Giriş Tarihi: 11.08.2020 21:26
Haber Güncellenme Tarihi: 01.01.1970 02:00
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.flashgazetesi.net/
TÜED İskenderun Şube Başkanı Göde, ‘‘ 2020 yılı ikinci yarısında emekli aylıklarına yüzde 5,75 zam yapılmıştır. 2020 yılı birinci altı ay tüfe artışı, yılın ikinci yarısında emekli aylıklarına zam olarak uygulanmıştır. Türkiye İstatistik Kurumu'nun enflasyon hesaplaması, çalışanların ve emeklilerin gelirini belirleyen bir sisteme dönüşmüştür. Bu nedenle, enflasyon hesaplamasının bilimsel ve objektif gerçeklerle örtüşmesi gerekir. Genel olarak bakıldığında, tüfe hesaplamalarının gerçekçi olmadığı, yaşanan enflasyonla açıklanan enflasyon arasında ciddi farklılıkların olması, güvensizliği getirmiş ve yapılan zamlar emekli aylıklarının alım gücünü korumamıştır.’’ dedi.
Göde açıklamasının devamında şu ifadelere yer verdi;
‘‘TÜİK'in enflasyon sepetinde yer alan 418 maddenin gruplandırılması ve enflasyon hesabına yüzde etkileri, aile harcamalarının gerçekleriyle uyumlu olmadığından, tüfe artışlarına göre emekli aylıklarına yapılan zamların koruyucu bir özelliği kalmamıştır
Örneğin; gıda, konut ve ulaşımın harcamalarının enflasyona etkilerini belirleyen yüzde paylarının giderek değiştirilmesi, enflasyonun düşük belirlemesini getirmiştir. Harcama gruplarına bakıldığında; gıdanın payı 22.77, konutun (ısınma, aydınlanma, su ve kira) payı yüzde 14.34 olarak belirlenmesi, emeklilerimizin harcama giderlerine göre oldukça düşük kalmış ve bu hesaplama yöntemiyle enflasyon olması gerekenin altında açıklanmıştır. Tüfeye endeksli yüzdeli zamların yansımalarına bakıldığında, emekli aylıkları düşük olanların aleyhine bir sisteme dönüşmüştür. Örneğin, emekli aylığı 2.500 TL olan bir emeklinin Temmuz zammı 143,75 TL iken, 1.600 emekli aylığı olan bir emeklinin zammı 92 TL ile
sınırlı kalmıştır. Bu iki örnek bile, eşitsizlerin ve emekli aylıkları arasındaki makasın giderek büyüdüğünü ortaya koymaktadır. Bu nedenle, emekli aylıkları için daha gerçekçi ve eşitliği öngören bir artış sistemi getirilmelidir. Yüzdeli zamlar yerine seyyanen artışlar ile birlikte refahtan da pay verilmesini öngören değişikliklere gidilmelidir. Geçmişte yüzdeli zamlar yerine seyyanen zamlarla emeklilerimizin aylıklarında iyileştirmeler yapılmıştır.
En Az Emekli Aylığı Ödemesine de Zamlar Uygulanmalı.
2000 sonrası dönemde taban emekli aylıklarında yapılan değişiklik, emekli aylıklarının küçülmesini getirmiştir. 2000 öncesi dönemde uygulanan taban emekli aylığı bağlama oranı yüzde 70'den yüzde 35'e düşürülmesi, emekli aylıklarını da yarı yarıya küçültmüştür. 2019 Şubat ayında 1000 TL'nin altında kalan emekli aylıklarına bir iyileştirme aracı olarak en az emekli aylığı 1000 TL ödemesi, Nisan 2020 tarihi itibariyle de 1.500 TL ödenmesi, olumlu bir adım olmakla birlikte, sorunu esastan çözmemiştir. Bu duruma nasıl gelindiğine bakıldığında, emekli aylığı hesaplamalarının ve geçmişte yapılan seyyanen zamların son üç yılda bağlanan emekli aylıklarına yansıtılmaması, emekli aylıklarının önce 1.000 TL'nin, sonrada 1.500 TL'nin altında kalmasını getirmiştir. 2017 yılından sonra emekli aylığı bağlananların mağdur edildiği bir süreç yaşanmaktadır. Bu nedenle, taban emekli aylığı hesaplama sistemi yeniden belirlenmeli, asgari ücretin altında bir emekli aylığı ödenmemelidir.
1 Ocak 2000 itibariyle gösterge sisteminin kaldırılması ve emekli aylıklarının hesaplanmasında karma bir sistemin öngörülmesi, emekli aylıklarında ciddi kayıpları getirmiştir. 2000 öncesi emeklilere yapılan intibakın 2000 sonrası emeklilere uygulanmaması, sosyal güvenliğin eşitlik ilkesi ile bağdaşmamıştır. Emekli olunun tarih yerine emekli aylığı hesaplamalarında tek bir hesaplama sistemi benimsenmeli ve hiçbir emeklimiz mağdur edilmemelidir.
Sosyal güvenlik sistemi ile toplumsal barış ve refah sağlanmalıdır. Anayasamızda güvence altına alınmış emeklilik gibi kutsal bir hakkın korunması ve geliştirilmesi, ülkemizin de gelişmişlik göstergesi olarak değerlendirilmelidir. Sosyal güvenlik hakları geliştirilmeden, milli gelirin dağılımında da adalet sağlanamaz. İnsanı korumanın ve geleceğe güvenle bakmanın bir aracı olan emekli aylıklarının insanca yaşamaya yetecek bir seviyede olması için sosyal güvenlik haklarına ve sosyal güvenlik mevzuatına bütünsel bakılmalıdır.’’
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Göde: Yüzdeli Zamlar Eşitsizlikleri Artırıyor
Türkiye Emekliler Derneği İskenderun Şube Başkanı Hüseyin Göde, yüzdeli zamların eşitsizlikleri arttırdığını belirtti.
TÜED İskenderun Şube Başkanı Göde, ‘‘ 2020 yılı ikinci yarısında emekli aylıklarına yüzde 5,75 zam yapılmıştır. 2020 yılı birinci altı ay tüfe artışı, yılın ikinci yarısında emekli aylıklarına zam olarak uygulanmıştır. Türkiye İstatistik Kurumu'nun enflasyon hesaplaması, çalışanların ve emeklilerin gelirini belirleyen bir sisteme dönüşmüştür. Bu nedenle, enflasyon hesaplamasının bilimsel ve objektif gerçeklerle örtüşmesi gerekir. Genel olarak bakıldığında, tüfe hesaplamalarının gerçekçi olmadığı, yaşanan enflasyonla açıklanan enflasyon arasında ciddi farklılıkların olması, güvensizliği getirmiş ve yapılan zamlar emekli aylıklarının alım gücünü korumamıştır.’’ dedi.
Göde açıklamasının devamında şu ifadelere yer verdi;
‘‘TÜİK'in enflasyon sepetinde yer alan 418 maddenin gruplandırılması ve enflasyon hesabına yüzde etkileri, aile harcamalarının gerçekleriyle uyumlu olmadığından, tüfe artışlarına göre emekli aylıklarına yapılan zamların koruyucu bir özelliği kalmamıştır
Örneğin; gıda, konut ve ulaşımın harcamalarının enflasyona etkilerini belirleyen yüzde paylarının giderek değiştirilmesi, enflasyonun düşük belirlemesini getirmiştir. Harcama gruplarına bakıldığında; gıdanın payı 22.77, konutun (ısınma, aydınlanma, su ve kira) payı yüzde 14.34 olarak belirlenmesi, emeklilerimizin harcama giderlerine göre oldukça düşük kalmış ve bu hesaplama yöntemiyle enflasyon olması gerekenin altında açıklanmıştır. Tüfeye endeksli yüzdeli zamların yansımalarına bakıldığında, emekli aylıkları düşük olanların aleyhine bir sisteme dönüşmüştür. Örneğin, emekli aylığı 2.500 TL olan bir emeklinin Temmuz zammı 143,75 TL iken, 1.600 emekli aylığı olan bir emeklinin zammı 92 TL ile
sınırlı kalmıştır. Bu iki örnek bile, eşitsizlerin ve emekli aylıkları arasındaki makasın giderek büyüdüğünü ortaya koymaktadır. Bu nedenle, emekli aylıkları için daha gerçekçi ve eşitliği öngören bir artış sistemi getirilmelidir. Yüzdeli zamlar yerine seyyanen artışlar ile birlikte refahtan da pay verilmesini öngören değişikliklere gidilmelidir. Geçmişte yüzdeli zamlar yerine seyyanen zamlarla emeklilerimizin aylıklarında iyileştirmeler yapılmıştır.
En Az Emekli Aylığı Ödemesine de Zamlar Uygulanmalı.
2000 sonrası dönemde taban emekli aylıklarında yapılan değişiklik, emekli aylıklarının küçülmesini getirmiştir. 2000 öncesi dönemde uygulanan taban emekli aylığı bağlama oranı yüzde 70'den yüzde 35'e düşürülmesi, emekli aylıklarını da yarı yarıya küçültmüştür. 2019 Şubat ayında 1000 TL'nin altında kalan emekli aylıklarına bir iyileştirme aracı olarak en az emekli aylığı 1000 TL ödemesi, Nisan 2020 tarihi itibariyle de 1.500 TL ödenmesi, olumlu bir adım olmakla birlikte, sorunu esastan çözmemiştir. Bu duruma nasıl gelindiğine bakıldığında, emekli aylığı hesaplamalarının ve geçmişte yapılan seyyanen zamların son üç yılda bağlanan emekli aylıklarına yansıtılmaması, emekli aylıklarının önce 1.000 TL'nin, sonrada 1.500 TL'nin altında kalmasını getirmiştir. 2017 yılından sonra emekli aylığı bağlananların mağdur edildiği bir süreç yaşanmaktadır. Bu nedenle, taban emekli aylığı hesaplama sistemi yeniden belirlenmeli, asgari ücretin altında bir emekli aylığı ödenmemelidir.
1 Ocak 2000 itibariyle gösterge sisteminin kaldırılması ve emekli aylıklarının hesaplanmasında karma bir sistemin öngörülmesi, emekli aylıklarında ciddi kayıpları getirmiştir. 2000 öncesi emeklilere yapılan intibakın 2000 sonrası emeklilere uygulanmaması, sosyal güvenliğin eşitlik ilkesi ile bağdaşmamıştır. Emekli olunun tarih yerine emekli aylığı hesaplamalarında tek bir hesaplama sistemi benimsenmeli ve hiçbir emeklimiz mağdur edilmemelidir.
Sosyal güvenlik sistemi ile toplumsal barış ve refah sağlanmalıdır. Anayasamızda güvence altına alınmış emeklilik gibi kutsal bir hakkın korunması ve geliştirilmesi, ülkemizin de gelişmişlik göstergesi olarak değerlendirilmelidir. Sosyal güvenlik hakları geliştirilmeden, milli gelirin dağılımında da adalet sağlanamaz. İnsanı korumanın ve geleceğe güvenle bakmanın bir aracı olan emekli aylıklarının insanca yaşamaya yetecek bir seviyede olması için sosyal güvenlik haklarına ve sosyal güvenlik mevzuatına bütünsel bakılmalıdır.’’En Çok Okunan Haberler