Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Yerel Kalkınma Sohbetleri DASİFED Ev Sahipliğinde Hatay'da Gerçekleştirildi

TÜRKONFED Ve CIPEMENA Ana Paydaşlığında DASİFED Ev Sahipliğinde İş Dünyası İçin Yerel Kalkınma Projesi Yerel Kalkınma Sohbetleri Gerçekleştirildi.

Haber Giriş Tarihi: 02.07.2024 21:09
Haber Güncellenme Tarihi: 02.07.2024 21:39
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.flashgazetesi.net/
Yerel Kalkınma Sohbetleri DASİFED Ev Sahipliğinde Hatay'da Gerçekleştirildi

Türk İş Dünyası Konfederasyonu ve CIPEMENA ana paydaşlığında Doğu Akdeniz Sanayi ve İş Dünyası Federasyonu ev sahipliğinde iş dünyası için yerel kalkınma projesi kapsamında  “Yerel Kalkınma Sohbetleri” programına DOĞAKA Genel Sekreteri Oğuz Alibekiroğlu katılım sağladı. Hatay'ın genel durumu ve DOĞAKA çalışmaları hakkında bilgiler verdi.

Türk İş Dünyası Konfederasyonu ve CIPEMENA ana paydaşlığında Doğu Akdeniz Sanayi ve İş Dünyası Federasyonu ev sahipliğinde gerçekleştirilen programda konuşan DASİFED Başkanı Gülay Gül önemli açıklamalarda bulundu. 

Başkan Gül konuşmasında şu ifadelere yer verdi; 

‘’Dünya, bir dönüşüm sürecinden geçiyor. Küreselleşme, dijitalleşme, artan çevre sorunları ile sosyal eşitsizlikler, öngörülmesi zor birçok siyasi, ekonomik ve sosyal değişimi de beraberinde getiriyor. Diğer taraftan yaşanan afetler, çevre sorunları ve sosyal eşitsizlikler, sürdürülebilir kalkınma vizyonunu her geçen gün daha önemli kılıyor.  

Gerek ülkeler gerekse de uluslararası kuruluşlar, bu dönüşüm ve zorluklar ile başa çıkmak ve yeni koşullara uyum sağlamak için çeşitli strateji ve yöntemleri uygulamaya çalışıyor. Bu süreç, aynı zamanda, ülkelerdeki kamu ve özel sektör başta olmak üzere bütün kurum ve kuruluşlarını değişen koşullara uyum göstermeye sevk ediyor.  

Dünyadaki gelişmelere ilişkili olarak ve kendine özgü koşulları nedeniyle, ülkemiz de son otuz yıl içerisinde sosyal ve ekonomik açıdan büyük değişimler geçirdi. Artan ve gençleşen nüfus, kentlere doğru süren göç, AB uyum sürecinde başlayan reform çabaları ile değişen ekonomi politikaları ve Ekonomik büyüme, farklı sektörlerde yakalanan gelişim trendleri ve istihdam niteliğindeki değişimler ise; Türkiye yaşanan bir çok olumsuz durumlar bu dönemde çeşitli sonuçlara yol açtı.nüfusunu orta gelir düzeyine taşıdı. Bu eşikte beliren “Orta gelir tuzağı” tehlikesini aşmak, dönüşen bir dünyada kalkınma ve refahı her kesime yaymak ise ekonominin daha rekabetçi ve kapsayıcı olmasına dayanıyor.  

Kamu politika ve karar süreçlerinin daha katılımcı, entegre ve veri temelli yapılması, kaynakların daha etkin ve verimli kullanılmasına ve sürekli öğrenme ile gelişmenin önünü açacaktır. 

Özel sektör ve sivil toplumun, kamu karar alma, uygulama, izleme ve değerlendirme süreçlerinde artan şekilde yer alması ve kendi karar ve faaliyetlerini bununla uyumlu kılması, kalkınma ve yaşam kalitesinin artmasında çarpan etkisi yaratacaktır.  

Kalkınmanın artması, en başta kamu kurumlarının iyi yönetişim kültürünü benimsemesi ve hayata geçirmesinden geçiyor. Kamu sektörü, müşterek menfaatleri temsil etmesi, politika yapma yetkisi ve sahip olduğu kaynaklar nedeniyle bu alanda öncü olmalıdır.  

Günümüzde, ekonomik coğrafyanın önemi ve belirleyiciliği artmıştır. Coğrafi alanların başında kent-bölgeler geliyor. Amaç; Kent-bölgeler başta olmak üzere ülkemizde kamu ve özel sektörün iyi yönetişim temelli olarak yerel kalkınma, rekabetçilik ve yaşam kalitesinin artması için istişare, katılım, iş birliği ve koordinasyon düzeylerinin gelişmesine katkı yapmaktır. Bu katkının odağını ise kamu politika, plan ve karar süreçlerine özel sektörün katılım ve iş birliğini sağlayacak bir model ile buna bağlı yöntem ve araçlar oluşturuyor. 

Belirli kentler, altyapısı, lojistik imkânları, sosyal sermayesi ile itici coğrafi ekonomik aktör olma niteliği kazandı. Gerek yatırımcıları çekmek gerekse de mevcut ekonomik ve sosyal sermayenin güçlendirilmesi açısından kent ölçeğinde yapılan ekonomik politika ve planlar büyük önem taşıyor.  

Kentlerin ülkedeki ekonomik faaliyetlerin ve kalkınmanın lokomotifi olma özelliği her geçen gün artıyor ve gelecekte de artmaya devam edeceği öngörülüyor. Bu nedenle sürekli kalkınma, yüksek rekabetçilik ve yaşam kalitesinin yakalanması için kentsel ölçekte alınan karar ve kaynakların daha bütüncül, kapsayıcı ve etkin olması öncelik haline gelmiştir.  

Ülkemiz, tarihi boyunca pek çok zorlukla karşılaştı ve her defasında daha güçlü bir şekilde ayağa kalkmayı başardı. Ancak, yaşadığımız bu büyük felaket, özellikle mikro, küçük ve orta ölçekli işletmelerimiz için ciddi zorluklar getirdi. Bizler, bu zorlukların üstesinden gelebilmek için dayanışma ve iş birliği içinde olmalıyız. 

Bölgelerimizi ve yereli geliştirdiğimizde, ekonomik ve sosyal alanlardaki uçurumu kapattığımızda, kentlerimizi birbirinin rakibi değil kapsayıcı iş birliği paydaşları haline getirdiğimizde bu ortak kaderi, ortak hayallere, ortak sevinçlere ve ortak bir geleceğe dönüştürmek da kolaylaşacaktır.   

Tarihi ve doğal güzelliklerinin yanı sıra kültürel ve yerel değerleri ile eşsiz bir potansiyele sahibiz. Yeter ki bu potansiyeli, kentlerimiz ve bölgelerimizin gelişimi için elimizdeki genç ve nitelikli insan kaynağımız ile değerlendirmek için harekete geçelim. Bunun için de ortak bir geleceği ancak ortak akıl ile iş birliklerini geliştirerek, kentlerimizin potansiyellerini her alanda harekete geçirecek ortak vizyonu yaratalım.  

Deprem sonrasında emek piyasası şartları geri giden iller arasında Kahramanmaraş, Osmaniye ve Hatay bulunmaktadır. İnsan sermayesi endeksinde de deprem bölgesi illeri için emek piyasasına benzer bir durum söz konusudur. 81 il arasında Osmaniye 55., Hatay 62., Kahramanmaraş ise 64., sıradadır.  

Depremden etkilenen 10 ilimizin deprem öncesinde grup olarak çok zayıf oldukları bir diğer endeks ise fiziki altyapı endeksidir. Depreme maruz kalmış illerin bu kategoride 2014 yılından deprem öncesine kadar farklılaşan bir gelişim gösterdikleri görülmektedir. Hatay 10 sıra gerileyerek 53. sırada yer almış ve bu sıralamada önemli ölçüde geriye gitmiş olan bir il konumuna geçmiştir. Kahramanmaraş da 60. sıradan 61. sıraya gerilemiştir. 

Sosyal sermaye kategorisinde 2014 yılından sonra Hatay Türkiye sıralamasında 5 sıra, Kahramanmaraş 1 sıra yükselmişlerdir. Bu görece düzelmeye rağmen bu illerin 2023 yılında Türkiye genelindeki sıralamaları orta ve alt sıralarda kalmaktadır. 

Deprem bölgesindeki illerin rekabetçilik endeksinde görece en iyi durumda oldukları alt kategoriler piyasa büyüklüğü ve makroekonomik istikrar kategorilerdir. Kişi başına kullandırılan nakdi kredi miktarı, dış ticaret hacmi, vergi tahsilatı, eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert gelirine göre hesaplanmış Gini katsayısı ve Tüketici fiyat Endeksi (TÜFE) göstergelerinden oluşan Makroekonomik İstikrar kategorisinde deprem bölgesindeki illerin ortalaması düşük olmamakla birlikte illere göre önemli farklılıklar göstermektedir. Hatay bu listede 9. Sırayla oldukça yukarı sıralarda yer almaktadır. 

Depremden sonra yeniden kalkınma hamlesinde, Sanayi ve hizmet sektörlerinde ülke ortalamalarının altındaki istihdamımızı da yeni teknolojilerin ve yeni girişimlerin desteği ile nitelikli hale getirmemiz gerekiyor. Üretimde verimlilik temelli bir katma değer artışı yaratabilmenin yolu teknolojik gelişmeleri yani dijital dönüşümü tarım sektöründe ağırlıklı olarak kullanmanın yollarını bulmak zorundayız.   

Bölge sanayimizin düşük ve orta teknoloji üretim modelini, daha yüksek verimlilik temelli modele dönüştürmek için yüksek teknoloji kullanımı olmazsa olmaz temel şarttır. Az sayıdaki sanayi işletmelerimizin daha yüksek bir katma değer artışı yaratmasını istiyorsak dijitalleşme aradığımız kaldıraçtır.   

İmalatta katma değeri yükseltme veya katma değeri yüksek alanlara yönelme, başarılı yönetim, yüksek ürün kalitesinin sağlanması ve korunması ile markalaşabilecek yöresel ürünlerin üretiminde uzmanlaşma öncelik verilmesi gereken alanların başında geliyor.   

Bölgemiz, bu potansiyellerinin toplumsal refah artışı ve kalkınma için ortak akıl ile harekete geçirilmesini beklemektedir. Her ilimizin öncelikleri ve beklentileri ile potansiyellerine uygun gelişme planlarını, kentin ortak aklını oluşturan kamu-yerel yönetimler, iş dünyası, STK’lar ve üniversitelerimiz ile birlikte ortak bir vizyona dönüştürmek en önemli sorumluluğumuzdur.   

Yaşamda, eğitimde, kariyerde, istihdamda, ekonomide ve girişimcilikte; kadın-erkek, genç-yaşlı fark etmeksizin 81 ilimizin her birinde yaşayan tüm insanlarımızın, eşit fırsatlara sahip olduğu bir Türkiye hayalini konfederasyonumuz TÜRKONFED çatısı altında federasyonlarımız ile birlikte canlı tutmaya çalışıyoruz. Çünkü   Yerel yönetimlerin, STK’ların ve şirketlerin kurdukları güçlü bağlarla yerelde harekete geçecek kalkınma dinamiklerinin, ülkemizin geleceğine ışık tutacağına inanıyoruz.  

Hepimiz, Tüm bu dönüşüm stratejileri ve kalkınma hedeflerinin gerçekleştirilmesinde kapsayıcı ve katılımcı işbirliklerini canlı tutmalıyız. Yerelden başlayacak bir kalkınmanın, tüm ülkeye yayılmasında iş dünyası olarak üzerimize düşen sorumlulukları birlikteliğimizden aldığımız güç ile yerine getirmeye çalışmalıyız.   

DASİFED olarak; bölgesel, sektörel ve ulusal ekonomi politikalarının oluşturulmasına katkıda bulunmak ve bölgemizi kalkınmanın öznesi yapmak hedefiyle, 6 derneğimizle birlikte  çalışmalarımıza devam ediyoruz.   

DASİFED ‘in de üyesi olduğu TÜRKONFED, bünyesinde 26 bölgesel ve 4 sektörel dernekler federasyonu bulunan, 83 tanesi işkadını derneği olmak üzere 331’den fazla iş insanı derneği bulunan ve tüm Türkiye’yi kapsayan organizasyon yapısıyla 60 binden fazla kobiyi temsil etmektedir. Üyelerinin %99’u kobiler olan TÜRKONFED, Türkiye’nin en büyük gönüllü iş dünyası sivil toplum kuruluşudur. 

Bugünkü etkinliğimiz, TÜRKONFED ve CIPE ortaklığında yürütülen projenin altıncı fazını başlatmak için bir araya geldiğimiz özel bir gün. DASİFED’in ev sahipliğinde gerçekleşecek toplantımızın; kentimizin, bölgemizin ve ülkemizin sürdürülebilir kalkınmasına katkı sağlayacağına inanıyorum.   

Bu proje, yeni döneminde, 6 Şubat 2023 tarihinde yaşadığımız depremlerin ekonomik kalkınma üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmayı hedefleyen çok önemli bir girişimdir. 

Bugün burada, deprem bölgelerindeki işletmelerimizin dayanıklılığını artırmak ve ekonomik toparlanmayı desteklemek için planladığımız dört önemli saha çalışmasının ilkinde bir aradayız. 

Bu çalışmalar, afet sonrası tedarik zinciri yönetimi, e-ticaret platformu entegrasyonu ve ağ oluşturma ve deneyim paylaşımı başlıkları altında gerçekleştirilecektir.  

Kalkınma konusunun, özellikle de gelişmiş ülkelerde; yerel kalkınmadan bağımsız düşünülemediği gerçeğinden hareketle, Türkiye’de de, gelişim ve dönüşüm hamlesine paralel olarak, yerelden kalkınma fikrine daha fazla önem verilmesi gerektiği inancındayız. Bu vesileyle de, yerel kalkınma fikrini yeniden düşünme gereğine ve bu yükselen trende daha fazla kesimin ilgi göstermesi gereğine bugün burada tekrar dikkat çekmiş olalım istedik. 

Bu çalıştayın konusu “yerel kalkınma” elbette; ancak, yerel kalkınmanın başarılı olması için de özellikle de bölgenin kalkınması önceliklendirilmeli; ardından illerin ve diğer daha küçük yerleşim yerlerine odaklanılmalıdır…’’ 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.